SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN "DEVLET VE MİLLETE ZARAR" İDDİASININ İSPATLANAMAMASI TAZMİNATI DOĞURUR.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 2019/2438 E-  2019/5267 K SAYILI İLAMI İLE; 


TÜRK MİLLETİ ADINA


Taraflar arasında görülen davada Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 23/03/2016 tarih ve 2016/68-2016/448 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin Diyarbakır Bölge Bayisi iken müvekkili şirketin itibarını zedeleyecek marka ve ticari değerini kötü yönde etkileyecek nitelikte davranışlarda bulunması nedeniyle Beyoğlu 6. Noterliği'nin 28.09.2010 tarihli 15412 yevmiye nolu ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak fesh edildiğini, sözleşmenin feshi ile davalının müvekkili şirket hakkında sosyal medyada asılsız beyanlarda bulunduğunu, davalının haksız fiili neticesinde müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kalmak suretiyle şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, açılan davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin sosyal medya üzerinden davacının devlete ve millete zarar verdiğinden bahisle yetkililerden yardım talebinde bulunduğunu, ayrıca davacı şirket aleyhine yapılan beyanların gerçeği yansıttığını, bu haliyle haksız fiil eyleminin gerçekleşmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının belli bir süre bayiliğini yapan davalının, bayilik sözleşmesinin feshinden sonra twitter hesabı üzerinden, çeşitli resmi kurumlar ile yazılı, görsel basın kuruluşları ve bunların köşe yazarlarına “Vodafone'nin Devlet'e ve Millet'e verdiği zararlarla ilgili belge ve çalışmalarım var. Sesimi duyurmak için yardımınızı rica ediyorum” şeklinde mesaj gönderdiği, davalının bu mesajlardaki, “Vodafone'nin Devlet ve Millet'e verdiği zararın” nelerden ibaret olduğunu açıklayıp, delillerini gösteremediği, davalının mesaj yoluyla davacının faaliyetlerini, incitici beyanlarla kötülediği, tarafların sosyo ekonomik durumu ve davalının haksız fiil neticesinde davacı şirketin itibarını zedeleyecek ve marka değerini kötü yönde etkileyecek nitelikte davranışlarda bulunması nedeniyle 20.000TL manevi tazminatın yerinde olacağı, davacınınmaddi zararını ispat edemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen reddi kısmen kabulü ile 20.000TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf, 100.000TL manevi, 1.000TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, Mahkemece, maddi tazminata yönelik istemin reddine, manevi tazminata yönelik istemin kısmen kabulü ile 20.000TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş ve reddedilen maddi ve manevi tazminat bakımından davalı yararına 9.950TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak, reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gibi, reddedilen maddi tazminat bakımından A.A.Ü.T.’nin 13. maddesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarını aşmayacak şekilde vekalet ücreti takdiri ve A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesi uyarınca reddedilen manevi tazminat bakımından davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin, kabul edilen manevi tazminat için davacı yararına hükmedilen vekalet ücretinden fazla olamayacağı hususları gözetilerek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlaeının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının 6. bendinin kaldırılarak yerine “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca reddedilen maddi tazminat tutarı üzerinden hesaplanan 1.000 TL ve reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden hesaplanan 2.400TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” ibaresinin 6. bent olarak eklenmesine, hükmün bu şekliyle davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.024,65 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


 

Bu internet sitesinde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için Cookieler kullanılmaktadır. Cookie tercihlerinizi değiştirmek ve Cookiekeler hakkında detaylı bilgi almak için İnternet Sitesi Gizlilik Politikası'nı inceleyebilirsiniz. Cookie ayarlarını değiştirmeniz durumunda internet sitesinin bazı özelliklerinin işlevselliğini kaybedebileceğini dikkate alınız.