TANIKLARIN YAKIN OLMASI SEBEBİYLE HUKUKİ OLMAYAN BİR GEREKÇE İLE İTİBAR EDİLMEMESİ KANUNA VE USULE AYKIRI OLDUĞU

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. CEZA DAİRESİ 03.05.2018 TARİH  2018/876E-2018/916K SAYILI KARARI İLE; 



İlk derece mahkemesince verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine ve istinaf başvurusunda bulunan katılan vekilinin istinaf dilekçesi içeriğine göre dosya görüşüldü:

İstinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede ;

Mahkemece kovuşturma aşamasının başlangıcı olan iddianamenin kabulünden sonra duruşma günü belirlenip, duruşmada hazır bulunması gereken kişilerden olduğunda tereddüt bulunmayan mağdur ve şikayetçi veya vekilleri duruşmaya davet edilmelidir. Bu davet CMK'nun 37 ve 233. maddeleri uyarınca kural olarak 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre çağrı kağıdıyla yapılacaktır. CMK'nun mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen "Mağdur ile şikâyetçinin hakları" başlıklı 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ;
"Kovuşturma evresinde ;
1. Duruşmadan haberdar edilme,
2. Kamu davasına katılma,
3. Tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme,
4. Tanıkların davetini isteme,
5. Vekili yoksa, baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme,
6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma" şeklinde olup, buna göre mağdur ile şikayetçinin kovuşturma evresinde; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme, tanıkların davetini isteme, vekili yoksa baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme ve davaya katılmış olmak şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğu hüküm altına alınmış, maddenin, "Bu haklar, suçun mağdurları ile şikâyetçiye anlatılıp açıklanır ve bu husus tutanağa yazılır" şeklinde düzenlenen son fıkrasında ise, bu hakların mağdur ve şikâyetçiye anlatılıp açıklanacağı ve bu hususun tutanağa yazılacağı belirtilmiştir.

Sanığa yüklenen suçun, kadın olan katılana yönelik tehdit suçu olduğu gözetildiğinde ;

CMK'nun 237/2. maddesi uyarınca kanun yolu muhakemesinde katılma talebinde bulunulamayacağına dair hüküm de gözetildiğinde, 6284 sayılı yasanın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kadına, çocuğa ya da aile bireylerine karşı işlenen suçların, suçtan zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK'nun 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMK'nun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı
sağlanmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması, Kabule göre de ;

Ceza yargılamasında hangi hususun hangi delillerle ispat olunacağı konusunda bir sınırlama bulunmayıp, yargılama yapan hakim hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delili kullanmak suretiyle sanığın aleyhine olduğu kadar lehine olan delilleri de araştırıp değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşmalıdır. Bu husus, CMK 217. maddesinde delil serbestisi şeklinde düzenlenmiştir.Yargılama konusu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilir. 

Olayın taraflarından olmayan kişinin, doğrudan veya dolaylı olarak olayla ilgili beş duyusuyla edindiği izlenimleri anlatmasına da tanık ifadesi denilmekte olup, ispat aracı olarak beyan delilleri arasında yer alır. Bu açıdan ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmada kullanılan kanıtlardan birisi de delilidir. 

Beyan; tanığa, sanığa veya sanığın dışındaki taraflardan birine ait olabilir. Tanığın, davanın taraflarından birinin yakını veya mesai arkadaşı olması, tek başına, beyanına itibar edilmeyeceği sonucunu doğurmaz. Ancak, hükme dayanak alınan beyan delilinin ; gerçekçi, akılcı, olayı temsil edici, kanıtlayıcı ve hukuka uygun bulunması gerekir. Bu belirlemeler ceza muhakemesinde şekli duruma değil, somut gerçeğe itibar edileceğini ortaya koymaktadır. Aksinin kabulü hak ve adalet duygularını yaralayacaktır.
Bu açıklamalar karşısında,[b] katılanın eşinin beyanlarına, sadece katılanın yakını olması sebebiyle hukuki olmayan bir gerekçe ile itibar edilmemesi, Kanuna ve usule aykırı olduğundan CMK'nun 289/1-e maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA, Dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, CMK'nun 286. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 03/05/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 

Bu internet sitesinde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için Cookieler kullanılmaktadır. Cookie tercihlerinizi değiştirmek ve Cookiekeler hakkında detaylı bilgi almak için İnternet Sitesi Gizlilik Politikası'nı inceleyebilirsiniz. Cookie ayarlarını değiştirmeniz durumunda internet sitesinin bazı özelliklerinin işlevselliğini kaybedebileceğini dikkate alınız.